SİZİN HİSSENİZE ÖCALAN DÜŞTÜ, BİZİM HİSLERİMİZE TABUTA SIĞMAYAN BİNLERCE KAHRAMAN
SİZİN HİSSENİZE ÇOCUKLARIMIZA VURA VURA YAŞLANMIŞ KÖPEKLER DÜŞTÜ. BİZİM HİSSEMİZE TABUTA SIĞMAYAN KAHRAMANLAR
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A DERDİMİZ BİR TEPKİSİ: DERDİNİZİN, BERABERLİKLERİNİZİN HAYRINI GÖRMEYESİNİZ
KOCA DEVLETİ BIRAKILMIŞ 30 TANE SİLAHA KURBAN EDİYORSUNUZ
KOVANIN İÇİNE KOYDUKLARI 30 TANE SİLAHA, KOCA TÜRK DEVLETİNİ İKİ PARALIK ETMEK DÜŞTÜ HİSSENİZE
SANDIKTA SİZİ BEKLİYOR OLACAĞIZ!
Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, PKK’nın silah bırakması ve akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AK Parti, MHP ve DEM Parti beraber yürümeye karar verdik” açıklamasına sert tepki gösterdi. Ağıralioğlu, “Siz geçen seçim bu söylediklerinizin tam tersini söylerken hassasiyetinizin devlet millet hassasiyeti olduğunuzu zannediyordu milletiniz. Millet şimdi gördü ki siz seçim kazanmaktan başka hesabı olmayan bir iradeyi temsil ediyormuşsunuz. Sizin hislerinize Öcalan düştü. Bizim hislerimize tabuta sığmayan binlerce kahraman. Sizin hissenize çocuklarımızı vura vura mağaralarda yaşlanmış köpekler düştü. Bizim hissemize tabuta sığmayan kahramanlar, şehit oldukları halde vatan sağ olsun diyen evlatlar, 34 bin lira maaşıyla burs vereceğim diyen evlatlar kalmış. Koca devleti bırakılmış 30 tane silaha kurban ediyorsunuz. Kovaların içine koydukları 30 tane silaha devletin 45 yıllık mücadelesini rezil ettiler” dedi.
Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “derdimiz bir” sözlerini de eleştirilerde bulunarak, “Milletiniz size hendeklerde, sizin maharetsizliğiniz yüzünden canlarıyla oluşturduğu o boşluğu kapatan evlatların ana babalar ‘vatan sağ olsun’ diye destek oldu. Siz şimdi vatanınızın düşmanlarıyla dertliyiz diye beraberlik kurudunuz. Derdinizin hayrını görmeyin” açıklamasında bulundu. Ağıralioğlu, “Biz sizi sandığın başında milletimizle bekleyenleriz. Sandığın başında geldiğinizde göreceklerini söyleyeceğiz. Öcalan’ı da alın gelin. Mektup da yazdırın. Bu olmaz, kesmez sizi. Anayasa yaptırdınız, yetmez. Komisyon kurduruyorsunuz, olmaz. Kurucu Önder diyorsunuz, o da size Atatürk kadar büyüksünüz diyor, yetmez. Seçimi kazanmak için kime oy vereceklerini mektup yazdırın onlara, daha önce yaptınız. Yine yapın” diye konuştu.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ağıralioğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
EVLATLARIMIZI ÖLDÜRE ÖLDÜRE YAŞLANAN İT SÜRÜLERİNE DEVLETİ KURBAN ETTİLER
“22 Ekim’de Devlet Bey’in Öcalan’a umut hakkından bahisle meclise çağırarak başlattığı, henüz kimsenin ne olduğunu anlamadığı… Biz şimdi oluşabilecek tehlikeleri savuşturmak için sorular soruyoruz. ‘MHP biz ve DEM birlikte hareket ediyoruz’ deyip, kendi grubu dahil, geçen seçim kendisine oy verenler dahil Türk milletini şok eden bu beraberliği kendi sinesinde anlamlandıramayınca biz bugün tarihe not düşmek için basın toplantısı yapıyoruz. Onlar tarihe not düşüyoruz diye siyasi heveslerine notlar düşüverdiler. Tarihe not düşüyoruz diye, Öcalan’la, çocuklarımızın katiliyle bir araya geldiler. ‘Pazarlık etmiyoruz, silahları bırakın’ diye başladıkları işe anayasa, Lozan, devlet millet varlığımızı tartışabildiler. 45 yıldır mağaralarda evlatlarımızı öldüre öldüre yaşlanan it sürülerine devleti kurban ettiler. Kovaların içine koydukları 30 tane silaha devletin 45 yıllık mücadelesini rezil ettiler. Bundan sonra beraberlikleri ilan ettikleri konuşmaya da ‘tarihi bir gün’ dediler. Terörsüz Türkiye diye bir giyotini bu mevzuda kaygısı olanların üzerine mevzilendirdiler. Çocuklarımızın katillerine barış havarisi, bizim gibi hassasiyeti olanlara da kandan besleniyor demeye heves ettiler. Şimdi bey Tayyip Bey’e kızacağım ama onlara oy veren insanları muhafaza edeceğim. Devlet Bey’e yaptığının ne anlama geleceğini soracağım, ülkücülüğümüzü, Türk milliyetçiliğimizi onun elinden kurtaracağım. Bölücülere kızacağım, Kürtlerimizi onlara teslim etmeyeceğim. Sözü nasıl söylersem söyleyeyim; devleti, milleti, vatanı tutacağım.
GRUBUNUZ BİLE ŞOK OLDU
Bugün Anahtar Parti Genel başkanı olarak değil, Türk milleti adına kürsüdeyim. Sayın Cumhurbaşkanı ve Devlet Bey dahil, bu muhataplarınız da dahil; size bunları içeriden bir plan konuşturmuyor diye kaygılıydım. Avrupa’dan, Amerika’dan, İsrail’den konuşanların izini sürerek, benim geldiğim yer yıllarıdır PKK’yı maşa olarak kullananların alet olduğuna kaygımızdı, o kaygımızı bugün ispatlayacak derece kaygımızın açıklamalarıyla karşı karşıyayız. Hiç mahcubiyet duymayan DEM’le beraberiz dediğiniz adamlar 41 yıldır çocuklarımızı öldüren adama sayın diyorlar. Biz size sayın diyoruz, onlar bir katile sayın diyorlar. Sonra Cumhurbaşkanı, ‘biz dertliyiz, bizim derdimiz biri bir araya getirdi’ dediniz, grubunuz bile şok oldu.
SİZ BİZİM YARALARIMIZIN KABUK BAĞLAMASINI BEKLİYORMUŞSUNUZ
Biz sizi, devletin milletin düşmanlarıyla oturdunuz, bu oturmanın bedelini 1212 evladımızı hendeklere gömmek zorunda kaldınız da aklandınız zannediyorduk meğer akıllanmamışsınız. Siz bizim yaralarımızın kabuk bağlamasını bekliyormuşsunuz. HDP’nin, DEM’in derdini biliyoruz. Devletle, vatanla, bayrakla, Lozan’la, cumhuriyetle dertleri var. Siz onlarla bu dertlerle nasıl birleştiniz Sayın Cumhurbaşkanı? Sizde dertlisiniz, onlarda dertli. Onların hangi derdi ile birleştiniz? Dertleri ile birleştiklerinizin hayrını görmeyin.
DERDİNİZİN HAYRINI GÖRMEYİN
Biz size PKK’nın canını okuyasınız diye emanet ettik. Milletiniz size hendeklerde, sizin maharetsizliğiniz yüzünden canlarıyla oluşturduğu o boşluğu kapatan evlatların ana babalar ‘vatan sağ olsun’ diye destek oldu. Siz şimdi vatanınızın düşmanlarıyla dertliyiz diye beraberlik kurudunuz. Derdinizin hayrını görmeyin. Bin yıldır buradayız. Metehan’ın kuruduğu da Atatürk’ün kuruduğu da aynı devletti. Devletlerimizi devlet düşmanlarıyla oturarak kurmadık. Devlet millet düşmanlarını göme göme devlet kurduk. Siz devlet düşmanlarıyla oturup, ‘derdimiz bir’ demeye karar verdiniz Sayın Cumhurbaşkanı. Derdinizin, beraberliklerinizin, ilan ettikleriniz saflarınızın hayrını görmeyesiniz. Siz tarafınızı seçtiniz. Sizin hissenize Türkiye yüzyılında Öcalan’la konuşmak tarafı düştü. Sizin hissenize Kandil de evlatlarımızı vura vura yaşlananmış itlerle devletin geleceğini konuşmak düştü. Kovanın içine koydukları 30 tane silaha, koca Türk devletini iki paralık etmek düştü hissenize. Bizim hissemize vatan düştü, Allah’a hamd. Bizim hissemize Cumhuriyeti korumak, evlatlarımız rahat rahat yaşasın diye ayakta tutma iradesi düştü. Bizim hissemize düşenlerle biz mutluyuz. Sizin hissenize düşenlerle ne isterseniz oldun.
AĞIRALİOĞLU: KİMLER KİMLERLE BERABER, KADERE BAK!
Çocuklarımızın katiline ‘kurucu önder’ diyorsunuz Alparslan Türkeş’in kabrinde. Birbiriniz iltifat eden ortaklığınızın beraberliğiniz önümüzdeki dönem imtihanını size sandıkta soracağız. Siz, DEM’iniz, katilleriniz, İmralı’daki sakininiz hepiniz sandığa geleceksiniz; siz beraber olduklarınızda, biz milletimizde görüşeceğiz. İstediğimizi söyleriz, istediğimizi yaparız. Dün sövdüklerimize bugün övgü dizmeye karar verdik… Konuşuyordunuz. Kimler kimlerle beraber, kadere bak. Sayın Cumhurbaşkanı kadere bak kadere.
ALTILI MASANIN ALTINDAKİ YEDİNCİ AYAK SİZİN AYAĞINIZMIŞ
AK Parti’deki kurmay arkadaşlarıma sesleniyorum. Ben, DEM’in, Kandil’in gölgesi cumhurbaşkanlığı makamına düşürülemez diye masadan kalktığım zaman, Kandil Cumhurbaşkanlığı makamını gölgeleyemez, Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamı teröristlerin gölgesinde asla görüşülemez diye hassasiyetle kalktığım zaman hepiniz bana sarılmaktan bir hal oluyorsunuz. ‘Kandil’in gölgesinden siyaseti kurtardığın için teşekkür ederiz’ diyordunuz. MHP’deki arkadaşlarımız, ‘biz burada olmazsak buraya DEM gelecek’ diyordunuz. Devlet Bey, eskiden tam tersini söylüyordunuz diye size itiraz edenleri ikna etmek için gönderdiğiniz milletvekilleri meydan meydan diyorlardı ki; ‘biz AK Parti’yi tutmazsak bunlar DEM’in eline kalacak. Altılı masanın altında HDP, DEM, PKK var’ diyordunuz. Altılı masanın altındaki yedinci ayak sizin ayağınızmış. Siz göndermişsiniz onu anladığım kadarıyla. Görünüyor ki siz devleti beraber planlıyorsunuz.
SİZE MİLLETİNİZLE BERABER OLMAK YAKIŞMIYORDU
Pazarlık yapmayacağız, silahları bırakın dediğiniz tiyatro anayasa konuşmaya döndü. Pazarlık yapmayacağız, silahları bırakacaksınız dedikleriniz önlerine benim önüme koyduğunuz mikrofonların yüz katını koyduğunuz. Önlerine devletin kameralarını koyduğunuz alçaklar, pazarlık yapmayacağız dediğiniz alçaklar; kimliğimizi tartışıyorlar, vatanımızı tartışıyorlar, bayrağımızı tartışıyorlar, anayasamızı tartışıyorlar. Bize de kaygılarımızı ifade ettiğimiz için terörist demeye hazırlanıyorsunuz. Teröristlere meclis diyorsunuz. Ömrü vatanına milletine kurban kardeşlerinizle de terörist demeye hazırlanıyorsunuz. Güzel, kendinize yakışan şeyleri yapmaya başladınız. Zaten size milletinizle beraber olmak yakışmıyordu. Zaten size kardeşlerinize iyi sözler söylemek yakışmıyordu. Zaten size yakışanı buldunuz.
BANA DEDİKLERİ LAFLARI ÖCALAN’A DİYEBİLENİN ELLERİNİ ÖPECEĞİM
Yavuz Ağıralioğlu devletine milletine kurban, arkadaşlarıyla yapamadıklarınızı yapalım diye bir hareket vücuda getirdik alın terimizle. Gecemiz gündüzümüz uykusuz. Vatanımız için kaygılıyız, devletimiz için kaygılıyız. Dinimiz, imanımız, bayrağımız için kaygılıyız Ortadoğu’da başımıza bela edilecek terör devleti için kaygılıyız. İsrail’in alçaklığına kaygılıyız. Amerika’nın azgınlığına kaygılıyız, İngiltere’nin hesaplarına kaygılıyız. Kaygılarımıza rağmen hassasiyet ısrar ediyoruz Utanmadan milletvekili arkadaşlarımızın bazıları bizimle istihza ediyorlar. Bana dedikleri lafları Öcalan’a diyebilenin ellerini öpeceğim. Hiç utanmıyorlar. Kimler kimlerle beraber derken haklıydılar.
BİZİM HİSSEMİZE 34 BİN LİRA MAAŞIYLA BURS VERECEĞİM DİYEN EVLATLAR KALDI
Siz geçen seçim bu söylediklerinizin tam tersini söylerken hassasiyetinizin devlet millet hassasiyeti olduğunuzu zannediyordu milletiniz. Millet şimdi gördü ki siz seçim kazanmaktan başka hesabı olmayan bir iradeyi temsil ediyormuşsunuz. Sizin kutsalınız sandıkmış. Sizin hislerinize sandık düştü. Sizin hislerinize önümüzdeki seçim düştü. Bizim hislerimize vatan. Sizin hislerinize Öcalan düştü. Bizim hislerimize tabuta sığmayan binlerce kahraman. Sizin hissenize çocuklarımızı vura vura mağaralarda yaşlanmış köpekler düştü. Bizim hissemize biz evlatlarımızı kuru ekmeklerle büyüttük diyen analar düştü. Sizin hissenize Öcalan’ı serbest bırakmazsanız bu anlaşma olmaz diyen tehditlere yol arkadaşlığı düştü. Bizim hissemize tabuta sığmayan kahramanlar, şehit oldukları halde vatan sağ olsun diyen evlatlar, 34 bin lira maaş vermişsiniz de evlatlarından parasını evlatlarından kuru ekmek yiye yiye toplaya toplaya evlatlarını canından aziz bilmiş anaların hicranıyla geride kalan 34 bin lira maaşıyla burs vereceğim diyen evlatlar kalmış. Şehit olurken sözleşmeli erleri unutmayan unutmayın diyecek alicenaplık bize kaldı.
SİZİN HİSSENİZE BESE HOZAT KALDI
Sizin hislerinize Bese Hozat kaldı, hayrını görün. Konuşurken kaş göz işareti yapıyorlar, o kadarını söyleme diye. O da lafı çevirmeye çalışıyor. Gördünüz mü? Birisi kaş göz etti vazgeçti söylemekten. Devleti, vatanı, cumhuriyeti size yıktırmayacağız Bu bayrağı size tartıştırmayacağız Bu milletin üniter yapısını size bozdurmayacağız. Terörsüz Türkiye sağlamak için iradenizi seviyoruz, Öcalan’la konuşmanızı sevmiyoruz. Öcalan’ın gölgesinde anayasa konuşuyorsunuz, sevmiyoruz. Öcalan’a komisyon kurduruyorsunuz. Beğenmiyoruz. Mağaralarda 30 senedir 40 senedir bütün bu baskınların içinde vardır o köpekler. Onların önüne mikrofon koyuyorsunuz. Sonra onlardan barış havarisi çıkarıyorsunuz. Koca devleti bırakılmış 30 tane silaha kurban ediyorsunuz.
GÜNEYDOĞU’DA HARAÇ KESMEYE BAŞLAYACAKLAR
Bütün dünya duysun. Hükümet duymuyor. Hükümet bunu denemek istiyor. Kararlı. Denediği şeyin arkasında kaybedeceklerimiz adına konuşuyorum. Türk milleti rahat olsun. Milletimiz rahat olsun. Gençlerimiz rahat olsun. Oy vermiş de verdiği oydan böyle bir şey beklemiyordum diye kırılan AK Parti’nin MHP’nin seçmenleri rahat olsun. Biz acaba kullanıldık mı duygusu olan şehidimiz geride kalan gazimiz emanetleri rahat olsun. Biz bu tiyatroyu daha önce gördük. Şimdi efendim gelsinler topluma karışsınlar diye hazırlık yaptıklarınız Güneydoğu’da haraç kesmeye başlayacaklar. Güneydoğu’da şimdi mağaralardan çıkarıp milletin içine karışsın diye bekledikleriniz gelecekleri bölgede şimdi haraç kesmeye başladılar. Şimdi önlem almanız lazım. Madem o kadar berabersiniz, ortaklarınızın isteyeceği haraç için milletinize para dağıtın biraz. Milletin verecek parası kalmadı. Güneydoğu’ya biraz para gönderin de bu PKK’lı itler haraç kesmeye başladıklarında onlar da biraz para versin de milletle para da kalmadı.
DAĞDAN GELECEK BİR SÜRÜ İT VAR, BUNLAR MESLEKSİZLİKLE SAĞA SOLA MUSALLAT OLACAKLAR
Biraz para biriktirin. Mehmetçiği tembihleyin deyin ki biz bir süreç yönetiyoruz. Dağdan gelecek bir sürü it var. Bunlar mesleksizlikle sağa sola musallat olacaklar. İş adamlarına musallat olacaklar. Esnafa musallat olacaklar. Şimdi diyecekler biz şimdi geldik sizi bizim elimizden kim kurtaracak diyecekler. Daha önce dediler çünkü. Şimdi biraz para ayarlayın onlara. Ortaklarınızın paraya ihtiyacı var. Biraz para ayarlayın onlara.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE EVET, ÖCALAN’DAN MEDET UMMAYA HAYIR KARDEŞİM
Terörsüz Türkiye, evet. Terörün bittiği bir ülke, evet. Bir kişinin canına halel gelmesin, evet. Analar ağlamasın, evet. Ama bunları sağlamak için Öcalan’dan medet ummaya hayır kardeşim. Biz niçin rencide olduk? Madem öyle mağaradan, inlerinden çıkmış bu adamlar bizi niçin rencide etti? Bu merasimden niçin utandık biz? Bizim hissemize niçin mahcubiyet düştü? Biz niçin kullanılmışlık duygusu çekiyoruz? Biz niçin boşa mı öldük acaba kaygısıyla? İsyan cümleleri duyuyoruz. Niçin siz bu anlaşmanın arkasından benim babamı verin, benim kocamı verin, benim oğlumu verin diyenleri duymuyorsunuz? Madem anlaşabildiniz, bu anlaşmayı niçin daha önce yapmadığınızı izah etmek zorundaydınız, umursamadınız. Madem konuşarak oluyordu, bu kadar zaman niçin konuşmadınız da bu kadar evlat kaybetti bu millet? Madem konuşarak oluyordu. Madem Öcalan’ın vizyonuna kalmıştınız ama bunlar bizim için yeni değil, tarihi değil, tarihi konuşmalar değil.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NE SESLENİYORUM…
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’ne, memlekette ay yıldızda al bayrak derdi olan herkese, muhalefetteki her partiye sesleniyorum. Sayın Genel Başkan buraya geldiğinde istişaremizde söylemiştim. Tekrarlamak zorundayım. Devleti kuran partisiniz. Devletinize sahip çıkma zamanıdır. Cumhuriyeti kuran partisiniz. Cumhuriyeti kollama zamanıdır. Lozan’ı imzalayan partisiniz. Üniter yapıyı inşa eden partisiniz. Üniter yapımızın hassasiyet gösterilip muhafaza edilmesi gereken zamanlardır. Üniter yapıyı muhafaza etmek zorundasınız. Artık sizin ufkunuzda devlet millet olmak zorundadır. Devletinizin varlığını, milletinizin varlığını, milli bünyemizin, üniter yapımızın sağlamlığını hasarlayacak bir takım tertipler planlanmaktadır. Dolayısıyla artık hissemize düşen şey şudur. Ben Atatürk’ün partisiyim diyenlerin Atatürk’ün kurduğu devlete, sahip çıkma zamanıdır.
HEVESLERİNİZİN KURBANI OLDUNUZ
Bu bölgede planlanan şeyin Amerikan büyükelçisi üzerinden Osmanlı millet sistemi diye tarif edilmesi bir suikasttır. İmparatorluklarda asli unsur, talih unsur olur. Ulus devletlerde herkes asli unsurdur. Vatandaşlık temellidir, 85 milyon eşittir. Demokrasimizin problemleri varsa çözeriz. Hukukun problemleri varsa çözmek zorundayız, çözeriz, var. Ama hiçbir problemimiz bizim ekalliyetten kaynaklanmamaktadır. Bu memlekette ekalliyet sayarak bu memleketi ayakta tutamazsınız. Biz 85 milyon koca bir aileyiz, büyük Türk milletiyiz biz. Ay yıldızda, al bayrağın altında yaşayacağız. Bin yıl buradayız, bin yıl daha burada olacağız. Sizin hislerinize düşen heveslerinizin bizi getireceği yerleri daha önce tecrübe ettik. Şehidin şühedanın muazzep olmasına imkân verecek bir savrulmaya razı olmayacağız. Geride kalanlarımızın mahzun olmasına sebep olan bir kullanılmışlığa asla sessiz kalmayacağız. Devletimizin, anayasamızın, anayasa üzerinden milli bünyemizin hasarlanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Biz razı olmayan tarafı temsil ediyoruz. Sizin hislerinize düşenlerle bizim hislerimize düşenler arasında mesuliyet farkımız var. Siz heveslerinizin kurbanı oldunuz. Bir mesuliyetlerimizle yürüyoruz.
SAYIN CUMHURBAŞKANIM DUYSUN…
Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanlığı üzerinden konuşulan Türkiye büyüyecek diye razı olduğumuz strateji bizi bu hale getirmiştir: Şimdi Kürtler, Türkler, Araplar falan diye bir mevzu etrafında pazarlanan şey Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırıp İsrail için güvenli hale getirecek planın son aşamasıdır. Bizim itirazımızın sebebi şudur Sayın Cumhurbaşkanım duysun. Bu topraklarda bizim beraberliğimizi temsil eden şey şudur. Çelikten bir irademiz var. Biz bu devletlerimizi düşman sayarak kurmadık. Düşman gömerek kurduk. Anlaşarak kurmadık. Düşmanların anlaşmaya bu pusularını bozarak kurduk. Siz bizim devletlerimizi devlet millet düşmanlarıyla anlaşarak kurduğumuzu gördünüz mü ki 40 yıldır savunduğumuz tezin hilafına davranıyorsunuz? İfşa ediyorum. Bütün siyasetçilerimiz 40 yıldır diyorlardı ki PKK dış mihrakların maşasıdır. En rahat, en sarih, en net açıklamalarımız devlet ricalinin şöyledir; PKK Ermenilerin maşasıdır, İngiltere’nin bölgedeki hesaplarının maşasıdır. İsrail’in azgınlığının aparatıdır. Hep böyle konuşuyordu. Şimdi ne yaptılar görüyor musunuz?
ÖCALAN’I KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ YAPMAK SİZİN KABAHATİNİZ
PKK’yı sanki Kürtler için savaşıyormuş da hak mücadelesine artık gerek kalmamış diye bir yerli örgüte çevirdiler. Utanmadan. PKK’yı Kürt’e değdirdiler utanmadan. Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi yaptılar. 132 şikayeti vardır. Tescilli kayıtlarımızda vardır. 132 Kürt kızının tecavüzcüsüdür. Dağlarda iç infaza kurban ettikleri Kürtlerin hesabını veremezler. Bırakın ki Türkmenlerin, çocuklarımızın, askerlerimizin, güvenlik güçlerimizin dağlara götürüp kandırdıkları sonra da iç infaz diye kurban ettikleri Kürtlerin hesabını veremezler. Kürtlere önder çıkardılar utanmadan. Öcalan kimdir ki Kürt’ün temsilcisi olsun? Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi yapmak sizin kabahatinizdir. Öcalan size, Kürtler bize düşmüştür. Siz Öcalan’la ne isterseniz olun biz Kürtlerle bu beraberliği bozmak isteyen her planı bozacağız. PKK’ya kaptırmadığımız Kürtleri Netanyahu’ya da kaptırmayacağız. Dışarıda dış Türkler diye bir derdimiz vardı bizim. Dışarıda dış Kürtler diye bir derdimiz olmadığı için İsrail, İngiltere, Amerika dışarıdaki Kürtleri bizim düşmanımız haline getirebildi. Biz dışarıdaki Türkler kadar dışarıdaki Kürtleri de kendi kardeşimiz bilmenin mesuliyetiyle oralara uzanabilmeliydik zamanında. Uzanamadık. Bizim bıraktığımız boşluğu İngilizler doldurdu, İsrailler doldurdu, Amerikalılar doldurdu, Almanlar doldurdu. Bizim kendi milletimizi bize düşman hale getirdiler.
BİZDE SİZDEN DERTLİYİZ!
Biz devletimizi yolda bulmadık. Millet beraberliğimizi bin yıldır her saldırıya karşı koruduk. O yüzden herkesin üzerine vazife düşüyor. Herkesin vazifesi var. Bizim de vazifemiz şudur. Önümüzdeki seçim görünüyor ki saflar netleşmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı saflarını ilan etmiştir. ‘Biz Milliyetçi Hareket Partisi, Dem Parti beraberiz’ demiştir. ‘Dertliyiz’ demiştir. Biz de dertliyiz efendim. Biz de sizden dertliyiz. Biz milletini düşünmekten vazgeçip PKK’yla dertlenmeyi tercih eden siyasetinizden dertliyiz. Milletine verdiği sözleri unutup milletine vadettiği zenginlikten vazgeçip bölge üzerindeki terör devletleri yüzlerinden finans imkânı kollayan heveslerinizden dertliyiz. Beraberliğinizden, maharetsizliğinizden dertliyiz. Ekonomiyi düzeltemiyorsunuz, ekonomik disiplinsizliğinizden dertliyiz. Mali disiplini sağlayamıyorsunuz, harcamalardaki hovardalığınızdan dertliyiz. Adaleti gerçekleştiremiyorsunuz, isminiz adalet olmasına rağmen adaletsizliğinizden dertliyiz. Her istediğinizle beraber oluruz zannediyorsunuz, size oy veren seçmenleri umursamıyorsunuz, seçmenleriniz adına sizden dertliyiz. Biz Fırat Çakıroğlu ile aynı safta hizada, aynı şuurda hassasiyetle, aynı hüzünde, aynı tebessümde beraberiz. Fırat Çakıroğlu’nun katilleri ile oturmanızdan dertliyiz. Çocuklarımızın katiline kurucu önder demenizden dertliyiz. Dağdan mağaradan inlerinden çıkmış bu it sürülerine anayasa konuşturduğunuz için, devleti bunların şantaj hedefi yaptığınız için sizden dertliyiz. Siz DEM’le beraber dertlisiniz, biz DEM’le beraber hepinizden dertliyiz. Sizin derdiniz size, bizim derdimiz bize.
ÖCALAN’I DA ALIN GELİN, İÇERİDE KİM VARSA ÇIKARIN!
Biz sizi sandığın başında milletimizle bekleyenleriz. Sandığın başında geldiğinizde göreceklerini söyleyeceğiz. Öcalan’ı da alın gelin. Mektup da yazdırın. Bu olmaz, kesmez sizi. Anayasa yaptırdınız, yetmez. Komisyon kurduruyorsunuz, olmaz. Kurucu Önder diyorsunuz, o da size Atatürk kadar büyüksünüz diyor, yetmez. Seçimi kazanmak için kime oy vereceklerini mektup yazdırın onlara, daha önce yaptınız. Yine yapın. Biz sandığın başında sizi bekleyenleriz. Sandığın başına geldiğinizde göreceksiniz bizi şehit analarıyla. Göreceksiniz bizi hilal bıyıklılarla, çatal yüreklilerle. Göreceksiniz bizi ülküsünün mürüvvetini görememiş mahzun ettiklerinizle. Göreceksiniz bizi biz evlatlarımızı ne fakirlikle büyüttük diyen anaların aflarıyla bekleyeceğiz sizi. Gelin. Hepiniz gelin. Öcalan’ı da yanınıza alın. İçeride kim varsa çıkarın. Çıkardıklarınızla beraber gelin karşımıza. Yetimler orada olacak. Gözlerinin içine bakacaksınız. Siz ve beraber olduklarınız mı? Biz ve yanında durmaya söz verip ölene kadar bir milim oynamaya söz ve o yanlarından ayrılmamaya söz verdiğimiz milletimiz mi? Göreceğiz sizi.
BİZ, BİZE YETERİZ SİZİN HEVESLERİNİZE YETEMEDİK SADECE
Bu Devlet Bey böyle dediğine göre, bu Tayyip Bey böyle dediğine göre, bunlar bu kadar ölçüsüz, ilkesiz, eski dediklerinin tersine konuştuklarına göre yahu acaba bize söylemedikleri çok büyük bir bela mı vardır diye küçücük bir pay var, o küçücük paydan inşallah devletimizin varlığına kuvvet çıkarırız. İnşallah çıkarırsınız. Çıkaramazsanız milletimiz endişe etmesin diye bu toplantıyı yapıyorum. Biz Türk milletiyiz. Memleketin her derdine yeteriz. Bu hazineyi ağzına kadar dolduracağız, söz veriyoruz. Harcadığı her kuruşun hesabını veren bir devlet organize edeceğiz size, söz veriyoruz. Bu ülkenin bütün makamlarını bilenlere teslim edeceğiz, söz veriyoruz. Cumhuriyeti, devleti, vatanı, sınırı, her şeyi koruyacağız, söz veriyoruz. Biz bize yeteriz. Biz milletimizle birlikte devletimizi ayağa kaldırmaya yeteriz. Sizin hırsınıza, hevesinize yetemedik biz sadece. Biz dünyaya yeterdik, sizin azgınlığınıza yetemedik. Sizin seçilme şehvetinize yetemedik. Şimdi onun için de sandıkta sizi bekliyor olacağız.
BİZİM ŞUNA İNANMAMIZI İSTİYORSUNUZ…
Siz bizim şuna inanmamızı istiyorsunuz. Bu sadece Öcalan’da olur. Ona inanmamızı istiyorsunuz. Bu sadece PKK’yla görüşerek olur. Ona inanmamızı istiyorsunuz. Daha önce denediniz. Hissenize düşenden utanmadınız bir daha deniyorsunuz. Bu denemenin bedelini milletinize, devletinize ödetmenize razı değiliz biz. Terörsüz Türkiye olsun diyoruz. Bu mağaradan çıkmış adamlara bile söylettiremiyorsunuz bu lafı. Terörsüz Türkiye deyince onlar itiraz ediyorlar. Ne demek diyorlar terör? Yaptıklarının terör faaliyeti görmüyorlar. Yaptıkları insan hakları faaliyeti. Benim garip milletim benim. Kulağınıza küpe olsun. Ekalliyet sayıyorsunuz. Demokrat oluyorsunuz. Memlekette aidiyet sayıyorsunuz. İnsan haklarına saygılı oluyorsunuz. Kürt deyince demokrat oluyorsunuz. Türk deyince faşist oluyorsunuz. Ne demekse? Yahu biz Türk milletiyiz. Bize ait olan, bizim olsun diye gayret ettiğimiz hiçbir şeyi kendimizin diye sahiplenmeyen asil bir milletiz biz. Benim diyen herkesindir. Evlat diyorsunuz, veriyoruz. Zindan diyorsunuz giriyoruz. Bedel diyorsunuz ödüyoruz. Teşekkür de beklemiyoruz. Sadece ismimiz geçince saygısızlık etmeyin diyoruz. Ona da razı olmuyorsunuz yani.
AKLIMIZI, KALBİMİZİ BAŞIMIZA ALACAĞIZ, YETER ARTIK
O yüzden Türkiye’de bu heveslerinizin içinde devleti, milleti kurban etmenize asla razı olmayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kıymetli yöneticilerine AK Parti’nin geçen dönem seçimi kazanmak için bu propaganda üzerine konuşan kıymetli kurmaylarına, Milliyetçi Hareket Partisi’nin ülküsünün mürüvvetini görmek için gece gündüz çalışıp hissesine bir toplu iğne ucu kadar menfaat düşmediği halde devlet var olsun, vatan sağ olsun diye koşuşturan ülküdaşlarına, herkese sesleniyorum: Aklımızı, kalbimizi başımıza alacağız. Yeter artık. Yeter artık. Yani ülkücüler MHP’ye, ak dindarlarımız, muhafazakarlarımız, AK Parti’ye, cumhuriyetçilerimiz CHP’ye mahkûm değildir. Devletimize mahkumuz. Vatanımıza mahkumuz. Çocuklarımızın geleceğine mahkumuz. Ülkemizi yaşatma hassasiyetine mahkumuz. Ama siyasetçilere mahkûm değiliz. Sözlüğünü tutana baş taciz ederiz, sözlüğünü tutmayandan emanetimizi alacağız.
SÖYLEDİĞİM SÖZLERİ ALLAH’A EMANET EDİYORUM
Biz Anahtar Parti olarak Türk milletinin yetişmiş, zor günlerde milletinin dermanı olacak evlatlarıyla önümüzdeki döneme hazırlanıyoruz. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Milletimiz ilelebet payidar kalsın bu topraklarda. Devletimiz ilelebet yaşasın. Bizim anahtar partinin varlığı devletin, milletin varlığının teminatı olsun inşallah. Bu hat üzerinde nezaketle, mesuliyetle siyaset yapacağız. Önümüzde 2-3 tane ajansın aslında mikrofonu var. Abdullah Öcalan’ın önünde yüzlerce vardı. Çocuklarımızın katiline yüzlerce mikrofon, çocuklarımızın katiline bütün kanallar, çocuklarımızı öldüre öldüre mağaralarda yaşlanmış bu kadar ite köpeğe canlı yayın araçları, milletin evlatlarının önüne sesleri duyulmasın kaygıları herkes tarafından bilinmesin endişeleri millete ulaşabilmesin diye 2-3 tane mikrofon…Bu 2-3 tane mikrofonun önünde söylediğim sözleri Allah’a emanet ediyorum.”
GENEL
3 saat önceGENEL
7 gün önceGENEL
7 gün önceGENEL
14 gün önceHABER
17 gün önceGENEL
21 gün önceGENEL
21 gün önce