CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, üniversitelerin birbirinin kopyası olmasını istemediklerini belirterek, “Üniversiteler içinde bulundukları bölgeye göre, koşullara göre, kendilerini farklılaştırdıklarında, ihtisaslaştırdıklarında çok daha etkili bir güce dönüşüyorlar. Her bir üniversitemizin öne çıkan unsurlarıyla ülkemizin topyekun kalkınmasına destek vermelerini bekliyoruz. Akademik kapasitemiz arttıkça, üretilen bilginin niteliği ve etkisi de yükseldi” dedi. Kars’a gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kafkas Üniversitesi’ndeki toplu açılış törenine katıldı. Burada konuşan Yılmaz, Kafkas Üniversitesi Kars Meslek Yüksek Okulu Kompleksi, Diş Fakültesi Hastanesi ve Merkezi Araştırma Laboratuvarı’nın toplam yatırım bedelinin bugünkü maliyetle 1 milyar liranın üzerinde olduğunu söyledi. Yılmaz, “Dünyamız teknolojik yeniliklerle hızla değişirken değişime ayak uyduran ve onu doğru yöneten ülkeler, küresel rekabette öne çıkmaktadır. Biz de Türkiye olarak bu dönüşümün dışında kalmadık. Cumhurbaşkanımız liderliğinde, üniversitelerimizle, tüm kurumlarımızla ve özel sektörümüzle süreci iyi okuyarak fırsata çevirme gayreti içinde olduk. Güçlü akademik altyapımız, donanımlı insan kaynağımız ve jeopolitik avantajlarımızla dünya sahnesinde iddialı bir konumdayız. Bilimin ve teknolojinin kalkınmadaki hayati rolünün farkında olarak, eğitimde ve Ar-Ge’de güçlü adımlar attık, yatırımlar gerçekleştirdik. Üniversiteleri ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, her bir köşesine yayarak yükseköğretimde hem ihtisaslaşmayı hem de güçlü bir akademik performansı teşvik ettik. Bir dönem sınırlı imkanlarla bilim üretmeye çalışan bir ülkeyken, bugün 76’dan 208’e çıkan üniversitemizle; Türkiye’nin her köşesinde bilimsel çalışmaların önünü açmış durumdayız. Ancak şu noktayı da vurgulamak isterim; 200’ün üzerinde üniversitemiz var, bunların birbirinin kopya üniversiteler olmasını istemiyoruz” dedi. ‘SADECE BİLİM ÜRETMEK YETMEZ’ Üniversitelerin farklılaşmalarını istediklerini belirten Yılmaz, “Üniversiteler içinde bulundukları bölgeye göre, koşullara göre, kendilerini farklılaştırdıklarında, ihtisaslaştırdıklarında çok daha etkili bir güce dönüşüyorlar. Her bir üniversitemizin öne çıkan unsurlarıyla ülkemizin topyekun kalkınmasına destek vermelerini bekliyoruz. Akademik kapasitemiz arttıkça, üretilen bilginin niteliği ve etkisi de yükseldi. Bundan 22 yıl önce Türkiye’de yılda yaklaşık 9 bin bilimsel makale üretilirken, bugün bu rakam 49 bine yaklaşmış durumda. Dünyada en çok bilimsel yayın yapan ülkeler arasında 22’nci sıradayken, bugün 14’üncü sıraya yükseldik. Hedefimiz olan ilk 10 ülke arasına girmeye oldukça yaklaşmış durumdayız. Ancak sadece bilim üretmek yetmez. Üniversiteler elbette kaliteli eğitim verecekler ama bugüne kadar insanlığın ürettiği bilginin üzerine yeni bilgiler inşa edecekler. Ama bunlar yeter mi, yetmez. Üretilen bilginin sanayiye, üretime ve yerelden kalkınmaya katkı sağlaması önemli” diye konuştu. ‘AR-GE OLARAK ÇOK ÖNEMLİ ATILIMLAR YAPTIK’ Cevdet Yılmaz, “Ar-Ge olarak Türkiye’de çok önemli atılımlar yaptık. 2002 yılında sadece 230 milyar dolarlık milli gelirimiz vardı, onun da sadece yüzde yarımını Ar-Ge için kullanabiliyorduk. Bu sene henüz rakamlar tam olarak çıkmadı ama 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomiye dönüşmüş durumdayız. Son derece önemli bir yere gelmiş durumdayız. Bu büyüyen ekonomin içinde de Ar-Ge harcamalarının payı yüzde 1,5’lar seviyesine gelmiş durumda. Bunu Ar-Ge personel sayımızdan görüyoruz. Ar-Ge personel sayımızı ise 29 binden 291 bine yükselttik. Ar-Ge personelimiz 10 kat artmış” dedi. ‘CUMHURİYET, FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLAYAN BİR REJİMDİR’ Yükseköğretimde başarının sadece üniversitelerin, laboratuvarların sayısını artırmakla değil, gençlere en iyi yaşam koşullarını sunmakla mümkün olduğunu ifade eden Yılmaz, eğitimde fırsat eşitliğine çok önem verdiklerini kaydetti. Yılmaz, şunları söyledi: “Bizim eğitimdeki temel kavramımız fırsat eşitliği. Bir yavrumuz, çocuğumuz Türkiye’nin neresinde doğmuş olursa olsun, hangi il, ilçe beldesinde doğmuş olursa olsun, doğduğu aile hangi sosyo-ekonomik koşullara sahip olursa olsun, bizim bu gencimize, çocuğumuza fırsat eşitliği sağlamamız lazım. Bizim temel yaklaşımımız budur. İçinde bulunduğu şartlar, imkanlar kısıtlı da olsa özellikle eğitim kanalıyla gerekli donanımları kazanıp çok farklı bir gelecek oluşturma imkanı sunmamız lazım. Ben bunu kendi hayatımdan biliyorum. Bu bölgenin, Doğu Anadolu’nun bir insanı olarak Bingöl’de doğdum. Liseyi Bingöl’de bitirdim. Ankara’da bir üniversiteye gidip daha sonra Devlet Planlama Teşkilatında uzun yıllar çalıştım. Sonra siyaset, milletvekilliği, bakanlık, bugün Cumhurbaşkanlığı yardımcısıyım. Bana göre Cumhuriyet’in de en temel anlamı budur. Cumhuriyet herkesi kucaklayan bir rejim demektir. Cumhuriyet herkese fırsat eşitliği sağlayan bir rejim demektir. İdeolojik tartışmaların ötesinde ben Cumhuriyet’i böyle görüyorum. Ülkemizin neresinde doğmuş olursa olsun herkese fırsat eşitliği sağladığınızda Cumhuriyet’i de en sağlam temellere kavuşturmuş oluyorsunuz. İşte bu anlayışla, 2025 yılı için Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) burs ve kredi miktarlarını yüzde 50 oranında artırdık. Ön lisans ve lisans öğrencilerimize aylık 3 bin lira, yüksek lisans öğrencilerimize 6 bin lira, doktora öğrencilerimize ise 9 bin lira ödeme yapılmaktadır.”
GENEL
4 gün önceGENEL
19 Şubat 2025GÜNDEM
19 Şubat 2025GENEL
19 Şubat 2025GÜNDEM
19 Şubat 2025HABER
19 Şubat 2025GENEL
19 Şubat 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.